Öncelikle
bizlerin –insanların- dili kullanarak ses ile iletişim kurmamızdır konuşma. Her
dil, sözcüklerin sesini oluşturan seslerin birleşmesini, kombinasyonlarını
kullanır. Ve anlam bakımından dillere göre farklılıklar gösterebilir. Örneğin
Türkçede traş kelimesinin seslendirilişi ile İngilizcede seslendirilişi
neredeyse aynı olmasına rağmen anlamları farklıdır. Türkçede traş kelimesi traş
olmayı, saç sakal uzunluğunun kısaltılmasını, kesilmesini anlamlandırırken
İngilizce traş (yazımı: trash) ise “çöp” olarak anlam kazanmıştır. Ancak burada
seslerin meydana gelişinden hecelerin ve kelimelerin oluşumunu ses bilimcilere
bırakarak esas konuşma, yani ifade etme, anlatma nedir onun üzerinde durmak
istiyorum.
Ş
harfi ne muhteşem bir harf bir düşünsenize, bir araya geldiği kelimeye öyle
anlam katıyor ki inanamayacaksınız; “Ayrı” kelimesine Ş ile birleştirelim
“AyrıŞ”, “Batı” kelimesine Ş ile birleştirelim “BatıŞ”, örnekleri
arttırabiliriz; KesiŞ, İtiŞ, KoşuŞ, KoklaŞ vb. Hani bir laf vardır ya; insanlar
konuşa konuşa, -özür dileyerek- hayvanlar koklaşa koklaşa anlaşır. “Konu”
kelimesini de Ş ile birleştirdiğimizde karşımıza “KonuŞ” kelimesi çıkıyor
-konuşmanın emir hali. Demek ki konuşmamız için öncelikle bir konu olmalı. İkna
etme, bildirme, ilan etme, yönlendirme, bilgilendirme konularında karşı tarafla
sesleşir. Ayrıca tek başımıza
ezberlemek, dua etmek ve meditasyon durumunda da sesleşiriz, ses çıkartırız,
konuşuruz.
Asıl
konu aklımızdakinin kelimelerle karşı tarafa aktarmamızdan ziyade karşı tarafın
sizin konuşmanızdan ne anladığıdır. Biz anlatmak istediklerimizi bilgi birikimi
ve kelime dağarcığımızla kelimelerin gizemli gücünü kullanarak karşı tarafa aktarabildiğimizde
bizim gözümüzle karşıdakini baktırabiliyorsak konuşma amacına ulaşmış
demektir. Bir ünlü demiş ki -sanırım
Molier’di; “Bizi anlamışlarsa bu iyi konuştuğumuzun bir delilidir.” Tarihe mal
olmuş adamların iyi birer konuşmacı olduğu bir gerçektir. Ancak konuşmanın
etkisi gerekli yerde gereken en uygun kelimelerin söylenmesi ile paralellik
gösterir. Atatürk Sakarya savaşında “Hattı müdafaa yoktur sathı müdafaa vardır
o satıh bütün vatandır” diyerek işgal kuvvetlerine karşı yediden yetmişe nasıl
bir mücadele verilmesi gerektiğini en veciz şekilde anlatmıştır.
İnsan
konuşacağı konuda tabiri caizse 40 kat fazlasını öğrenmeli, bilmeli ve kendini
hazırlamalıdır. 39’unu unutsa bile biri üzerine konuşmaya devam edebilir ve o
da karşı tarafa ne anlatmak istediğini aktarmaya yeter. Önce aktarmak isteğimiz
konuda dolmak, dolmak ve de dolmak gerekir tabiî ki sonunda taşmak. Taşacak bir
bilgi birikimin yoksa nasıl karşıdakinin bardağını doldurasın ki. Diğer bir
konu da iyi bir konuşmanın şartı kısa, faydalı ve yapıcı olmasıdır. Bana 5
dakikalık bir konuşma hazırlamamı isteselerdi 1 ay süre isterdim. 15-20 dk.lık
konuşma için ise 10-15 gün, 2 saatlik bir konuşma için ise süreye gerek
olmadığını hemen başlayabileceğimi söylerdim.
Konuşma,
düşüncelerin söz dizimi aracılığıyla uygun kelimelerin fonetik özellikler ile
bir araya getirilme sürecidir ve bir üretimdir. Her üretimde olduğu gibi
konuşmada da hatalar olabilir. Bu hataların başında tonlama hataları, vurgu
hataları, bekleme ve tekrarlama hataları söylenebilir. Örnek verecek olursak
birine “sen nasıl bir insansın?” kelimesini vurgu ve ton farkı ile karşı tarafa
çok kötü biri veya çok iyi, iyilik timsali olduğunu anlatabiliriz. Eğer
anlatmak istediğimizi uygun tonlamayı yapmaz isek karşı tarafın yanış
anlamasına, üzülmesine sebep oluruz ki bu bazen hakaret durumuna gelirken bir
suç işleme ve ardından cezai müeyyide ile karşı karşıya kalmamıza bile yol
açabilir. Konuşmacı kelimeleri seçerken dikkatli davranmalı yanlış kelimeler
kullanmamalıdır. Yanlış kelimelerle bir fikri ifade etmek, eksik tartılarla bir
terazide doğru tartmaya çalışmaya benzer. Bunun yanı sıra duruş, mimik
hareketleri ve kıyafet bile konuşma etkinliği arttıran faktörlerdir. Eee,
efendime söyleyeyim, şey, falan, filan gibi konuşmada kelime bulamadığımızda
kullandığımız parazit sesler de konuşma etkinliğini azaltan hatta dinleyiciyi
konuşmaya odaklanmadan uzaklaştırıcı rol oynar. İyi bir hatip de bazen kelime
bulmakta zorlanabilir o sebeple iyi bildiğimiz, sevdiğimiz konularda
konuşmalıyız. Konuşmak için konuşmak, Yemek yemek için yemek yemek kadar
tehlikelidir.
Konuşma
etkili olması için uygulanacak bir diğer yöntem ise 5n yöntemidir.
1’inci
n: Dinleyicinin ilgisini çekmek, (Arkadaşlar)
2’inci
n: Ne söylemek istediğinizi dinleyiciye açık olarak söylemek, (Bu gün antrenmanı
uzatacağız)
3’üncü
n: Sebebini söylemek, (Çünkü bir önceki maçta erken yorulanlar oldu)
4’üncü
n: Örnek vermek (Hatırlayın nasılda -isimleri bende kalsın- bitime 15 dk.kala
yığılıp kalmışlardı)
5’inci
n: Neticeyi, dinleyiciden ne beklediğini söylemek. (Onun için bu günü çok çok
değerlendireceğiz.)
Son
olarak kısaca iyi bir konuşma samimi, içten olmalı. Sigara içen bir adamın
sigaranın zararları üzerine yaptığı konuşmanın hiçbir değeri olmaz.
Mutlu
kalın.
1 yorum:
Çok güZel abim.
Yorum Gönder