Her
insanın ruhunun derinliklerinde gerçekleştirmeyi istediği bir rüyası vardır.
Ancak gündelik hayatın rutinleri insanların o rüyaya ulaşmasını engeller. Diğer
taraftan rüyalarımızın peşine düşmeyiz, oturup dururuz farkında olmadan ya yıllarca
ya da bir gün, bu gün yeter deriz. Bu durumda yapılması gereken; değişikliğe
gitmek, hatta hayatı toptan değiştirmektir.
Düşünelim!
Hayatımız
mı değişmeli yoksa hayata bakış açımız mı değişmeli? Eğer “evet bir şeyler değişmeli”
diyorsanız ve hem de bugün değişmeli diyorsanız eyvallah! Peki, bugün değilse
ne zaman yapacağız? Bunu biz yapmazsak kim yapacak?
Bu
hayat bize verildi, bir bakıma tahsis edildi. Onu inşaa edecek -bir gökdelen
misali dikecek- olan biziz. Ya da yıkacak, tahrip edecek, yerle bir edecek olan
da biziz!
Hayatımıza
hâkim olmak, egemen olmak için, davranışlarımızı
yönetmeyi bilmeliyiz. Davranışlarımıza hükümran olabilmek için duygularımızı
yönetmeyi öğrenmeliyiz. Duygularımıza baskın olabilmek için düşünmeyi yönetmeyi
öğrenmeliyiz. Ve tüm bunları başarabilmek, üstesinden gelmek için beynimizin
nasıl çalıştığını/çalıştıracağımızı beynimize öğretmeliyiz.
Şimdi!
Bir daha düşünelim!

Rüyalarımızı
yaşamak için daha ne bekliyoruz ki! Bizi tutan kim! Bizi durduran ne! Bu bizim
için son çağrı!
Unutmayalım!
Tarih iki tip insanı kaydetti:
1. Tarihi yapanlar,
2. Tarihe malzeme
olanlar.
Biz hangi tarafta olmak istediğimize karar
verelim.
Hayatta
ya tozu dumana katacağız, Ya da tozu dumanı yutacağız. İnsan ya örs olur ya da
çekiç. Kendi gelecekleri hakkında planları olmayanlar başkalarının planlarına dâhil
olurlar. Yolumuzun tıkalı olduğunu mu düşünüyorsunuz.
Ya bir yol bulacağız,
Ya
bir yol açacağız,
Ya
da yoldan çekileceğiz.
2 yorum:
Elinize sağlık.
Güzel bir hayat için GPS gibi bir yazı teşekkürler
Yorum Gönder